30 Aralık 2008 Salı

TARAFLI YAZI


İlk yarının ardından puan cetveline Fenerbahçe tarafından baktığımızda sarı lacivertli ekibin her ne kadar son 10 haftada müthiş bir performans gösterse de taraftarını mutlu edemediğini görüyoruz. Bunu daha çok, camianın mükemmeliyetçi ve bir türlü tatmin olmayan karakterine vermek lazım. Kanaryaların Avrupa yakasındaki muadili Galatasaray ise yine Fenerbahçe gibi son haftalarda aldığı seri galibiyetlerle zirveye tutunmasını bildi. Beşiktaş yine bildiğimiz Beşiktaş, seri başarısızlıklar ve kaos halleriyle bana doksanlı yılların Fenerbahçe’sini hatırlatıyor. Ve tabii Trabzonspor son haftalara kadar liderlik koltuğunun en uzun sahibiydi ve şu an itibarıyla hala zirvedeki gruptalar.
Yazının başlığından da öngöreceğiniz üzere benim asıl değinmek istediğim kimin zirvede olup olmadığı değil, Turkcell Süper Lig’de artık alışkanlık haline gelmiş olan hakem hataları. Galatasaray hariç bütün kulüpler hakemlerden şikâyetçi, geçen sene federasyon tarafından açılan beyaz sayfanın bir sene içinde kirlenmesi ise çok manidar. Anlayacağınız aynı kirli düzen ve statüko bildiğimiz ve alıştığımız şekliyle devam etmekte.
Geçen senelerde Fenerbahçe lehine gelişmiş herhangi bir hakem hatasında sahaya “temiz bir lig” pankartlarıyla çıkan kız kardeşler, ertesi hafta Beşiktaş’ın ve ya Galatasaray’ın lehine gelişen fahiş hakem hatalarında kararlı(!) tutumlarını bozmamış, beklediğimiz gibi sus pus kalmış, hakemlerin de insan olduğu, herkes gibi hata yapabileceklerini söylemişlerdi. İnternet sayfalarına arka arkaya konan basın bildirileri, Yıldırım Demirören ve Adnan Polat’ın derbilerden önce beraber yemek yemelerini ve bu yemeklere derbi hakemlerini davet etmelerine zaten alıştık. Fakat anlayamadığımız durum ise 2008’in son derbisi olan Galatasaray-Beşiktaş maçında Beşiktaş’ın hakem tarafından adeta katledilmesinden sonra maç sonunda Yıldırım Demirören’in dudaklarından dökülen ilk kelime Fenerbahçe’nin Konyaspor maçında attığı tartışmalı gol. Zirve yarışını yakından ilgilendiren bir derbi maçından sahadan haksız bir şekilde mağlup ayrılıyorsunuz, Galatasaray lehine olan hakem hatalarına o hafta yeni bir kaçı daha ekleniyor ve siz hala Fenerbahçe’nin hakemler tarafından kollandığını iddia ediyorsunuz. Yıldırım Demirören’in bu demeci Türk Futbolu’nda hala hiçbir şeyin değişmediğini, aksine daha da berbat hala geldiğini bizlere gösteriyor. Beşiktaş ağabeyi Galatasaray’ın her dediğini onayladığı ve onların lehine olan hakem hatalarını görmezden geldiği sürece asla başarılı olamayacaktır. Bu sadece Galatasaray’ın daha birçok haksız şampiyonluklar almasına neden olacaktır.
Ligin ikinci yarısının senaryosu ise daha şimdiden belli olmaya başladı. Galatasaray’ın ligin ilk yarısında kazandığı haksız puanlar Nisan ayından sonra medyanın da yardımıyla kimse tarafından hatırlanmayacaktır. İkinci yarıda Fenerbahçe lehine gelişecek herhangi bir hakem hatasında ise kız kardeşler tekrar birleşecek, resmi internet sayfalarına bildiriler koyulacak, sahalara “ temiz bir lig” pankartlarıyla çıkılacak, Fenerbahçe’nin böylesine kollandığı bir ligde oynamanın gereksiz olduğundan dem vurulacak fakat nihayetinde Galatasaray bir şekilde şampiyon olacaktır. Ve Fenerbahçe’nin hakemler tarafından kollandığı(!) böylece ayyuka çıkacaktır. Tabii burada en önemli görev her zamanki gibi medyaya düşüyor. Geçen seneki 0–0 biten Fenerbahçe – Galatasaray maçının ardından “ 11 Kahraman Türk” diye manşet atıp, Fenerbahçe’nin yabancı futbolcularından verim almasını tefe koyan medya, bu sene ise Galatasaray’ın hücum hattındaki yabancıların ne kadar çok gol ve asist yaptığını, oyunun içinde ne kadar etkili olduklarını ağızlarından salyalar saçarak yazıyor. Zaten Alex’in beş sezondur dağıttığı istatistikler ve ortaya koyduğu oyunun bir benzerini ilk defa bu devrenin sonlarına doğru göstermeye başlamış olan Lincoln ise her nasıl oluyorsa 3 Alex ediyor ve medyamız yine omurgasızlığın kralını yapıyor.
Avrupa macerası sona ermiş, ligdeki performansı yetersiz görülen, İspanya gibi bir takımı Avrupa şampiyonu yapmış hocası sürekli eleştirilen Fenerbahçe’ye gelirsek sorunun kaynağını yönetim oluşturuyor. Problem yanlış yapılan transferler yahut futbol takımın sistemi değil, yönetimin bu sene içinde olduğu zihniyettir. Fakat Fenerbahçe ne zaman bir kargaşa ortamına girse oradan kendisini yenileyerek çıkmasını bilmiştir. Artık kabuk değiştirme zamanı gelmiştir. Fenerbahçe karanlığın içindedir. Ve Fenerbahçe kendi aydınlığını yine bu karanlığın içinden çıkartacaktır.

1 yorum:

axer7 dedi ki...

son zamanlarda okuduğum en etkileyici yazıydı...

İzleyiciler

SİTE İSTATİSTİKLERİ